Mahalle Kültürü Nedir? Ne Değildir? Neden Önemli?

 MAHALLE KÜLTÜRÜ NEDİR?

Şimdi burada mahalle ve sokak kültürü deyince, hata bende; hepimizin düştüğü hataya düşerek, "herkesi kendim gibi düşündüm". Dolayısıyla mahalle kültürünü anlatan bir gönderi yazmak farz oldu.

Merak edenler için video (kanal iyi): "İstanbul'un en tehlikeli mahallesine gece vakti girdim"

Türkiye'nin en tehlikeli(!) mahallelerine giriyor çocuk. Tipler bana tanıdık geldi, elbette yakınlık anlamında değil ama gerek sokak, gerek hayat, gerek askerlikten bildiğim tipler. Birçoğunuz bu adamların yanında rahatsız da hissedeceksiniz ama mahalle kültürü bu mu? Mahalle kültürü ve sokak kültüründen kastım bu mu? Bakalım.

Kendi hayatımdan örneklerle devam edeceğim. Hem anlatacağım hem örnek göstereceğim.

Mahalle Nedir?

Sözlük tanımıyla başlayaylım:
"Bir şehrin bir kasabanın, büyükçe bir köyün en az beş yüz nüfusa sahip parçalarından her biri".

Benim büyüdüğüm mahalle Sümer mahallesi. Bir parçasına "Arvin mahallesi" olarak geçerdi, resmî adı değil. Neden Artvin mahallesi? Artvinliler zamanında gelmiş, köy gibi olan bizim mahallede ev yapmış, ahır yapmış. Çok küçükken (hatırlıyorum) hemen yakın yerlerde inek bakanlar vardı. Bir tanıdığın 3-4 hayvanı vardı, armutla falan beslerdi. Sütü mükemmel kokardı. Bahçeleri vardı, sebze falan yetiştirirlerdi, farklı yerlerde tarlarları vardı, ekip biçerlerdi satarlardı. Pazarcıydılar yani.

Dayımların döneminde ise bataklıkmış. Okula giderken çamurdan dizlerine kadar batarlarmış. Resimlerde göreceksiniz. Daha sonra biri gelip, Artvinlilerin evlerini tek tek satın aldı, sabırla... Büyük bir bölgeyi satın aldı ve sonra yıktı, ahırlar falan hepsi gitti. Herkes ne yapacak diye beklerken 3 katlı, içinde saunası falan olan; hâlâ Eskişehir'in en lüks bölgesini yaptı. Vişne Evleri. Fotoğraflarda göreceksiniz. Belediye Başkanı bizim burada oturuyor. Bizim evler de kooperatif malı, bahçeli, 2 katlı (yaprsan çatı katı var artı bodrum var). Belediye başkanı geldi, sağlam iş insanları ve her çeşit durumu olan adam geldi, Eskişehir'in en zenginleri geldi. Çehresi değişti, evler değişti. Gördüğünüz üzere Porsuk ıslah edildi, leş gibiydi, sazlıktı. Şimdi gondol geçiyor. İnsanlar gelip oturup muhabbet sohbet takılıyor. Hem yatırımı yapan karşılığını aldı, hem bizim mahalle. Kentsel dönüşüm diyebileceğimiz şeyi yıllar önce de gördük yani.



Mahalle Kültürü


Ben mahalleye girince, sokakta kim varsa tanırdım. Küçükken hepsi beni tanırdı. Çocuğuz, top oynuyoruz, "X teyze su alabilir miyim?" dersin verir. Bahçelerde meyve ağaçları var (kentsel dönüşümle bok ettiler, kestiler hepsini), onlara dalardık. "Gençler dalları kırmayın" derlerdi. Dayımları kovalarlarmış. Dayımlar bizden önceki nesil, biz azaldık; "gençler kırmayın" derlerdi. Bizden sonra toplanmadığı için meyveler ağaçların üzerinden yere düşüyor. Çünkü çocuklar instagram, tiktok'ta, bilgisayarda CS GO oynuyor.

Kentsel dönüşümle rezil olan yerlere örnek:

 

görüyor musunuz? Soldaki gibi bahçeli, ağaçlı evleri aldılar; kentsel dönüşümle katlettiler ve sağdakine döndü. Sol tarafta da kentsel dönüşüm olsa, ya da kentsel dönüşüm de değil insanlar satıp daire alsa, tüm sokak böyle ağaçsız olacak.

**

Gece 1-2'ye kadar yazın dışarda oynadığımız oluyordu. Hiçbir şey olmuyordu. Neden? "Abiler" var mahallenin abileri. Böyle çingene girecek, bizi kaçıracak, başımıza bir iş  gelecek? Çok zor. Öyle başka mahalleden gelecekler, bizim çocukları dövecekler falan? Tabii tabii..

Kuştepe mahallesinin abileri (videoda ilgili bölüm)

Bizim mahallede yabancı adam gece vakti 2-3 kez gezerse "hayırdır kardeş kimi aradın?" derlerdi. Gençler köşelerde oturur, muhabbet eder, mahalleyi korurdu. Eh serserilik var tabii ama uyuşturucu satmak, hırsızlık, gasp falan yok. Mahalle kültürü deyince videoda çekilen Roman mahalleleri aklınıza gelmesin. Gençler ve aileleri çalışan insanlar. Kültürde bu yok. Bizde de uyuşturucu vs takılan, garyımeşru takılan tipler vardı tanıyorduk, normal. İllâ olur ama 10'da 8'i, 9'u temizdi. Hırsızlık olunca bilirdik, bu 10'da 1-2'lik kısım...

Mesela Osmangazi vardır, oradan Sümere giriş var. Minibüsler gelir, Osmangazide dolaşırız ve kızın dibinden bir erkek yürüyecek? Takip edecek? Peşine takılırdık. Kız hızlı yürürse veya kızı takip ederse "hayırdır kardeş, kime baktın?" derdin. Atar yaparsa zaten dayağı yiyecek. Ama doğru cevaplarsa dövülmezdi. Öyle giren çıkamaz kavramı yok.

Mahalle kültürünü anlamanız gerek; gençler, mahallenin kızlarına musallat olunmasına izin vermez, hırsızlara veya tanınmayan adamların sürekli gelip kolaçan etmesine izin vermez çünkü bilirdik 2-3 güne hırsızlık olacak.


Değişen Mahalle ve Gençler


Mahallede abiler var korur, biz de abi olduk. Üniversiteye gittim, 20'li yaşlarda mahallede duramadık, sonra dağılmış. Gençler geldi, internet gençliği; iyice mahalle kültürü bitmiş.

İlk kez kızlara mahallede aşık olduk, mahallede kavga ettik, mahallede dostluk kurduk; Porsuk nehrine girmek için başka mahalleden gelen çocuklar donla girince, "anamız bacımız var" diye çocukları da dövdük, mahalleyi koruduk. Böyle bir kültür. Doğru durana kimse bir şey demez. Fakat geldiğin mahalleyi rahatsız etmeyeceksin. Şimdi böyle mi?

Mahalle değişti, kimse yok mahallede. Gençlerde iş yok. O yüzden kızıyorum.
Geliyorlar üniversite gençliği 2-3'e kadar alkol alıp, bağırıp çığırıyorlar. Mahallede yaşlılar var. Polisi arıyorlar, polis gelmiyor (muhalif belediye ya), gelip turluyor, gidiyor. Emniyet müdürüne göre müdahale ediyor ya da etmiyor. E kadın var, yaşlı var, hasta var... Birkaç kez tartıştım çocuklarla. Dövecektim, geri adım attılar dedim bak burada yaşlı var, sakin olacaksınız. Hangi birini döveceksin? Mahallede gençler yok, mahalle kültürü kalmamış, gençler pısırık. İş emniyete kalıyor. Tabii tabii polisler, adalet falan sağlar her türlü şeyi! Görüyoruz trafikte kurallara uyulmasından ne kadar düzen sağlandığını...

Eskiden bisikletle takılırken, oynarken; bir teyze, amca falan çıkıp "gençler marketten şunu alıp gelin hadi" deyince gidip alıp gelirdik. Evet komşular ama anladığınız gibi İzmir, İstanbul semtlerindeki gibi görünce "selam" dediğiniz komşuluk yoktur bizde.

Dedem vefaat etti, gece 2'de kalp krizi geçirmiş, görece yeni komşu var, Aykut abi. Adam sabaha kadar uğraşmış. Diğer işlerle çok eski komşularımız uğraşmış. Böyledir.

Bizde yan komşuya kokar, canı çeker diye bahçede mangal yapmazdın ya da bir şey yaparsan, ikram ederdin kokunun gideceği 2-3 komşuya azar azar. Biz böyle gördük. Şimdi denyolara bakıyorum; yediğini, içtiğini paylaşıyor. Kardeşim işte bu kültürden yoksunsunuz siz.

Bizim dönemde başkaları gelip gece 2'de bağırarak çığırarak şarkı söyleyecek, tartışacak, milleti rahatsız edecek ve bütün mahalleli bundan bıkacak; polisi arayacak ama polis 10 kez arandığında 3-4 kez gelecek öyle mi? Gelen adamları güzelce uyarırdık. Arıza çıkartırlarsa o Porsuk'a atardık, bir daha ayaklarını denk alırlardı. Gençler bu kültürden yoksun. Daha kötüsü siz bu kültürü "kötü, pis, iğrenç" olarak görüyorsunuz.

Mahalle Kültürü ve Destek


Fark etmediğiniz şey şu; mahalle kültüründe herkes birbirini kollar, herkes birbirini bilir, herkes birbirine destek olur. İllâ bu videodakiler gibi anlamayın. Videodaki mahalleler bu işin uç noktası. Mesela ne gibi? Maskülen erkek olacaksın. Tamam, kadınlara hiç değer vermeyen adamlar da yok değil mi? Onlara bakıp "maskülenizm kötü" mü diyeceğiz? Videodaki mahalleler olabilecek en uç noktada.

Fakat abiler var mı? Var.
Mahalleyi koruyorlar mı? Koruyorlar.
Komşuluk var mı? Var (elbette kavga dövüş de var, olur da)
Birliktelik var mı? Var.

Mahalle kültüründen kastım budur. İmkânları olsa, boğaza kadar borçlu olup üniversite okuyup sonra Matrix kölesi olsalar, onlar da bu halde olamaz. Fakat hem kültür, hem kafa yapısı itibarıyla bu adamları mahalleden kopartamazsın, üniversite okutup bizim gibi hayat YAŞATAMAZSIN! Biliyorum, bunu yapanları da billiyorum, uyum sağlamakta zorlanıyorlar. Vardı arkadaşlar, tanıdıklar.

Olabilecek en kötü mahalle kültürü ama temel dinamikleri var işte. Bu adamları kentsel dönüşüme sokup, evleri yerine siteler koyamazsın. Koyarsan orada durmaz, satıp başka yere gider, parayıda 2 yılda iç eder bitirir.

Bak şu İstanbul'da sitede yaşıyorum. Havuz var, fitness salonu var, sauna var, buhar banyosu var, hamam var. Güvenlikçileri var. Ee? 2 bin lira aidat ödüyoruz. Sadece aidat! Ne için? Güvenlik için... Yaa kardeşim, hırsız girmesin diye. Buna rağmen alttaki dükkanlara hırsız girdi. Ne oldu? Mahalle kültürü yok, zaten tek mahallesi 300-500 bin olan yerde de mahalle kültürü olmaz, kimse kismeyi tanımaz. Dönüştürmek istediğiniz şey Romanların istediği yaşamı ve kültürü yok edecek (iyi-kötü diye tartışmıyorum).

Mahalledeki Yapı


Mahallede zengin, burnu büyük olan da vardır, yoksul olan da (genelde de durumları ortalamadır da bizim mahalle iyi idi). Korkağı vardır cesuru vardır, bencili vardır cömeti vardır... Var oğlu var. Çeşit çeşit adam tanırsın. Şimdi gençler oturdukları yerde CS GO ya da fortnite, tavalı neydi battleground oyunu, o şeyleri oynarken hayatı tanıdığını sanıyor. Tanıyamazsın.

İnsanları önce mahallede tanırsın, okulda tanırsın. Sonra tam tanıdım dersin, gördük dersin; üniversiteye gidersin. Orada adam tanırsın. Mahalle ve okul, aile kültürünü üniversitede törpülersin, kendini geliştirirsin. 

Bizim ünviersitede 40 kişilik sınıfın 35'i yabancıydı. Azerbaycan Türkü, Kazak, Türkmen olduğu gibi Libyalı, Filistinli vardı, Afrikalılar vardı. Bir ara derse girdim; Türkçe, İngilizce, Azerbaycan Türkçesi, Fransızca, Afrikalıların kendi dili, Rusça, Arapça konuşuluyordu; bir uğultu. Nijerya'da babası bakan olan çocuk vardı, bir arkadaşım vardı kızın babası kabilenin reisiydi (aşiret gibi düşünün). Libya'da ailesi savaşan çocuk vardı... Böyle adamları görüyorsunuz beyler. Arnavut vardı mesela, tam piç, fırlama. Uyuşturucu falan satmış, hep gayrımeşru işler. Nicelerini gördüm 9 yılda.

Tam her şeyi gördüm dedim, pat askere gittim. 31 yaşında gittim. Çeşit çeşit adam gördüm. Tabii yaş var, görüp geçirmişlik var. Elbette bir Roman mahallesi ortamında falan büyümedim ama mahalle ortamını gördük. Oradaki abi, koruma kollama,birliktelik dinamiği, ezik durursan yaşanacak zorbalık... Hepsini görüp geçirdik. Zorbalığa uğruyorsun. Sert olmayı öğreniyorsun. Çok sert olursan, kavga ediyorsun, ayarını tutturmayı öğreniyorsun. Bütün bunlardan sonra askere gittim. Orada torbacısını da gördüm, Hatay'da mültecileri 100 dolara kaçıran çocuğu da. Bizim köy abi yolları biliyorum diyordu. Lan yavşak senin yüzünden mülteci doldu diye takılıyordum; çocuk haklı olarak diyordu ki, "abi ben toplasan 150-200 tane getirmişimdir, devlet kapıları bir açtı, milyonlarcası geldi". Haklı...

Yani ailen, mahallen, okulun, üniversiten, askerlik ve son olarak iş hayatı sana farklı şeyleri gösterecektir. Bu yüzden mahalle kültürünü görürsen, diğer yerlerde de rahat edersin. Mahalle kültürünü bilmeyen çocukların askerlik deyince korkuyor. Hayatı boyunca Fortnite oynamış çocuk tırsıyor. Çünkü Adana'da bildiğin apartmandan ayakkabı çalan çocuk benim devremdi. Elinde dövmeler olan (bunların şifreleri falan varmış), uyuşturucu içindeki çocuk işte anlattım, bu eleman bizleydi. Bir müptela vardı, adını burada vermeyeyim. Askere gelirken ölüm vuruşu yaptım abi dedi, fotoğrafına bir baktım ruh gibi. Sokakta görsem karşı kaldırıma geçerim, belli arızalı. Ama çok iyi çocuk. Askerde toparladı, babasının otobüsü var, dedim ne sağlam çocuksun oğlum neden bulaşıyorsun bu işlere? Abi tövbe ettim dedi. Ortamını değiştir dedim, askerden sonra değiştirdi, otobüse şoför oldu. Biraz toparlamış.

Fakat oturduğunuz yerden anlatmayın kardeşim. Siz bu çocukların hayatını bilmiyorsanız anlatmayın. Mahalle ortamında büyümediyseniz, "şopar" denilen adamların evine mahallesine gitmediyseniz anlatmayın. Ben gittiğimde arabanın başına çocuk bırakırlardı başına bir şey gelmesin diye. Öyle mahalleler. Bu mahallelerde yetşmek kolay değil, siz kendinizle kıyaslamayın bu çocukları. Askerde bu çocukları yargılamadan, taşak geçmeden oturup dertleşmediyseniz; instagram'da motivasyon ve göt sallayan kız videoları izleyip bana "Çingenler şöyle, mahalleler böyle" diye anlatmayın. Görmüş, içinden gelmiş, yaşamış, bulunmuş, böyle arkadaşlarınız varsa anlatın. Fikrinizdir. Yaşamdıysanız sadece önyargı olur.


Sonuç Olarak

Mahalle kültürü önemli, sokakları bilmek önemli. Buradaki ezilmeme, fakat fazla artistlik yapıp da kafanın kırılmaması ayarını tutturman gerek. Saygı görmek için ne yapacaksın, saygı göstermek için ne yapacaksın bunlar bilmen gerek. Mahallede, sokakta öğrenirsin. CS Go, Fortnite'ta (ya da tavalı hayatta kalma oyunu neyse onda) öğrenilmez.

Mahallede öğrenirsin, ailen rahattır, sen rahatsındır. Sonra mahalleden ayrılırsın. Bu kadar basit. Kendini geliştirirsin. Başka şehirde okursun, askerliğini yaparsın. Bunlar da sana bir sürü şey katar. Sonra işe girersin, iş kurarsın (gönül ister ki küçüklükten kur ama mahallelerde kurulmaz).

Bu arada şunu da söyleyeyim bakın ilaç geliştiriyoruz ve üreteceğiz. Çok net söylüyorum ki Andrew haklı, uyuşturucu kaçakçısı iş kurallarını zaten biliyor. Yapın diye söylemiyorum. Kurallar aynı kardeşim. Tedarik, ağ, müşteriler, pazarlama... Aynı kafa. Bu elemanlar aslında biraz mahalleden dışarı çıkıp dünya görüşü edinebilse, belki çok sağlam şirketler bile kuracaklar ama kültür, görgü, genetik falan buna uygun değil ne yazık ki. Fakat sokakta bazı yetileri öğreniyorlar; üniversite mezunlarında olmayan ama hayatta geçerli yetileri öğreniyorlar ama bunları iyi yönde kullanamıyorlar ne yazık ki.

**

Biz kendimize bakalım; korkun, panik yapın diye vermedim bunları. Askere gidin, üniversiteye gidin diye verdim. Ortam gördükçe, nerede nasıl davranacağınızı öğreniyorsun.

Şunu aklınızdan hiç çıkartmayın; bu mahallelerde gasp falan edilirsiniz doğrudur fakat küçüklükten beri ticaretin içinde olan, biraz da karaktersiz elemanlar varsa size daha beter zarar verirler. Çakallar çünkü. Avukatları çakal, kendileri çakal.

Örnek veriyorum, geçen yıl bize 100 bin vermeleri gerekiyordu, her şey bitmiş. Vermediler. Geçen yıl bugün, 100 bin ile 5.573 dolar alabiliyormuşsun. Bugün bu doları bozdursan, 150 lira oluyor. Yani bu yıl 100 bin verseler, %50 zarardayız.

Şimdi bu tür tipler her işi çözmüş. İşini yaparsın, paranı vermez. Mahkemeye gidersen 3-4 yıl mahkeme sürer, bilir kişiye gider; sonunda haklı çıkarsın.Ne olacak? Bu sırada "istedikleri gibi olmamış, o yüzden daha uygun fiyattan kapatıp arada mutabakat sağlayalım" derler.Neyse 4 yıl sonunda haklı olsan ne olacak? Gerçek faiz ile resmî faiz arasında dağlar kadar fark var.

Örneğin 4 yıl önce 100 bin lira, günümüzde resmî rakamdan enflasyon hesaplasak; şu an 300 bin lira ediyor. Oo 3 kat artmış değil mi? Bakalım. TL'nin patlayan alım gücü:
2019 Ağustos'da 100 bin ile 18.051 dolar alıyormuşsun.
2023'te bu doları bozdurursan: 488.500 lira yapıyor.

Yani resmî kurdan dahi ben neredeyse yarı yarıya zarar ediyorum? Böyle tipler var, daha ilginç, fena tipler var nasıl başa çıkacaksın?

Yani sen sokakta gasp edilirsem diye korkuyorsun da milyonluk olunca bunlarla nasıl mücadele edeceksin? Nasıl olacak bu iş? Öyle korkaklıkla, panikle olmaz. Aynı şekilde bir kurumsal operatör firmasından gelen temsilci bize şerefsizlik yaptı. Müşteri ilişkileri açmıyor, o ona o ona yönlendiriyor. Sonuçta açma kapama falan derken yıllar öncesinden 2 bin küsür para geçirdiler. Bunun gibi nicelerine geçirdiler biliyorum. Şark kurnazı diye de Emre Çetin Blog'da yazı yazmıştım. 2 yıl ödemedim. Her hafta "bilmem ne hukuk bürosundan arıyorum, yatırmazsanız 3 güne icra işlemi başlayacak" diyordu, başlatın diyordum, 2 yıl bir şey olmadı. Bu işin çakallıklarını da öğreniyorsun. Sinir ediyorlar seni. Bilirsiniz, başınıza gelmiştir. Sonra kanunları kuralları öğreniyorsun. Sonunda ne oldu? Ödedik, ama neredeyse yarı yarıya düşürdük. Sonra 5 hattı Vodafone'a taşıdık ve rahat ettik. Tek cep telefonuna verdiğimiz aylık paraya 5 şirket hattına verir olduk. Şerefsizler!  Neyse...

Hukuk bürosu duyunca herkesin eli ayağına dolaşıyor fakat kanun, nizam bilmeniz gerek. Anneannem ve dedem, devlete ayıp olmasın diye faturaları 2-3 gün bile geciktirmemeye çalışırdı. Hemen gidip yatırırdı. Ben öyle değilim, Doğudaki kayıp kaçağı ödemekten tiksiniyorum!

Nasıl Olacak?

El bebek gülbebek büyüyüp, millete acıyıp, vicdan yaparsan; senin üzerinden geçerler. Sokakta yürürken gölgenden korkuyorsan, yarın öbürgün soruşturma geçirince, işte milletle davalık olunca ne yapacaksın? O zaman "para olacak, sorun olamaz" mı diyorsun? Hadi hayırlısı. 3 yıl motivasyon videosu izleyip hâlâ eticaret ve spora başlamayan adam; sokakta "aman başıma bir şey gelmesin" diye arabaya sopa, cebine çakı koyacak kadar korkak olan adam çözer, evet kesin!

Ben hepinize söylüyorum, mahalle kültürünü tanımaya çalışın. Dışarıda arkadaşlarınızla buluşun, mahalleden elemanlarla takılın. En azndan sürekli olmasa bile ayda 2 kez takılın, çekirdek çitleyin falan. Öğrenin, zarar gelmez.

Benim anneannem İstanbul'da sıkılıyor. Sabah bahçesine çıkıyor, ahududu topluyor. Domatesini koparıp doğruyor. Komşusuna gidip çay içiyor, yürüyüşüne gidiyor. Ne araba derdi var (özel alan yapıldı) ne de başka sorun var. Kimse gasp etmez, kimse dokunmaz. Mahalle böyle. Bir şey olursa yardımına koşarlar. Geçen su tulumbanun su motoru bozulmuş, komşu gelip yapmış hemen. Böyledir kardeşim. Birbirlerine yardım ederler.




Böyle yerler artık. ...

**

Mahalle kültürü videodaki gibi değildir. Bunlar olabilecek en kötü örnekleri ve uç noktası ama temel mahalle kütürü elementlerini de taşıyor. Abiler, birliktelik, saygı öğrenme, zorbalık, mücadele etme falan fişman... Görün. Korkmanız için değil, öğrenmeniz için paylaştım. Yoksa ben de tanıdığım olmadan oraya gidip girmem. Ne cesurum lan, taktım belime silahı, cebimde çakım; girdim bak mahalleye... Aferin gir, nasıl paket oluyorsun gör. Gerek yok. Boş delikanlılıklara da gerek yok.

Racon bilmek, ortam görmek önemli. Sanatçı ortamı, akademisyen ortamı, iş ortamını da bileceksiniz; romanların ortamı, aşiretlerin ortamını da. Şehirde de yaşayacaksınız, köy ortamında da. Her insanla oturup kalkmayı iyi kötü bilmek ZORUNDASINIZ. Benim size önerim budur. 

**

Şunu unutmayın, anlattıklarım benim yaşadıklarım ve hayatım, benim bakış açım. Bu, "Türkiye'nin polis girilmeyen, suçun arttığı, uyuşturucunun arttığı mahalleleri" övme yazısı değildir. Fakat mahalle kültürü denince akla direkt buranın gelmesi üzücü. Kesinlikle bu değil. Sokakta oynamış son, bilgisayarla oynayan ilk nesil olarak bizler böyle büyüdük. Mahalle güzeldir. Fakat 20'li yaşlardan sonra terk edeceksin. Yoksa sıkışır kalırsın. Bir mahallede yaşar, diğer mahallede çalışırsın. Hayatını 2 mahallede geçirirsin. Doğru düzgün şehir görmeden, ülke ve kültür görmeden gidersin.

Videodaki veya bahsedilen mahallelerdeki suça ise devlet çözüm bulmak zorunda. Biliyorum zor, orada yaşayanlar da değişim ve dönüşümü kabullenemeyecek fakat bir çözüm bulmak ŞART! Mesela boks salonu açılabilir. Spora yönlendirebilirler. Amerika'da böyle yapılıyor. 1 tane dünya şampiyonu çıkar, işler değişir. 

Fakat hem düzgün işte çalışamıyorlar (işe alınmadıkları gibi alımamasının da bir nedeni var, daha önce işte yaşanılanlar), dolayısıyla mecburen garyımeşru işle uğraşıyorlar. Zaten kolaylarına da geliyor olabilir. Ne olacak peki? İstanbul'da sokakta gül, oyuncak satıyorlar, engelleniyor mesela. Niye? Satsın, para kazansın. Fakat zor gerçekten zor. Koskoca Cumhuriyet tarihinde 1 tane vekil girdi meclise, Tanju Özcan. Kimse kusura bakmasın da bu adamların yaşam koşulları ve hayatları, epey zor; buna rağmen ne terör örgütü kurdular, ne de devlete baş kaldırdılar... Bazı gerçekleri de görmeniz gerek.

Neyse, böyle yazı yazmak istedim, kabaca kendi görüşümü anlattım.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Erkeğin Öğrenmesi Gereken 100 Şey - Sorumluluk Almayı Bilin!

Feminizm Maskülenizm: Toplumu Kim Neden Bu Hale Getirdi?

Mağduru Oynama! Hayatın Senin Elinde