Kayıtlar

Türkiye'deki Aptal Habercilik Anlayışı

 Türkiye'deki haberlere sinir oluyorum. Gerçekten saçma sapan. Şimdi size bir haber vereceğim, dikkat: Sarı : bahşiş bıraktılar, bahşiş şu kadar bahşiş, hesap bu kadar Yeşil : garsonlar şaşırdı, garsonlar duygulandı, böhüüü Mavi : bahşiş bırakılır. Bahşiş bıraktılar, insanlar bahşiş bırakır 3 cümleyi evirip çevirip zoraki 3 paragraf yapıyorlar. Ayıp yaa! ( Haber kaynağı ) ** Restoranda 988 liralık hesaba 308 bin lira bahşiş bıraktı ! Sebebini öğrenen tüm garsonlar ağladı Restoranda bahşiş bırakmak Türkiye'de çok yaygın bir alışkanlık olmasa da bazı müşteriler garsonların hizmetinden memnun kaldıklarında bunu yapabiliyor . Bu alışkanlık ABD'de çok yaygın ancak elbette bahşişler de belirli oranlarda oluyor . Fakat Michigan eyaletinde bir müşterinin restoranda bıraktığı bahşiş herkesi çok şaşırttı ve gözyaşlarına boğdu . Hesap yaklaşık 32 dolar yani 988 lira gelmişti ancak müşteri 10 bin dolar yani 308 bin lira bahşiş bıraktı . Nedeni ise herkesi hüzne boğdu. Bir restoranda ye

Mağduru Oynama! Hayatın Senin Elinde

Resim
  HAYATININ YAZGISI! Yazdığım bir yazıdan buraya bir şeyler aktarmak istiyorum. Biraz uzun giriş olacak ama önemli olduğu için açıklama yapacağım ve senin şu anda bulunduğun durum; sistemin bizi getirdiği ve yapman gerekenleri anlamak için elzem olduğunu düşünüyorum. Herkes bilir, benim tarihte sevdiğim, yakından incelediğim 4 lider var: Cengiz Han, Emir Timur, Fatih Sultan Mehmet ve Mustafa Kemal Atatürk. Hepsini severim, ilgiyle hayatlarını okudum, bir çok kitap okudum ve okurum. Bunların dışında Putin'den Napolyon'da, Büyük Petro'dan dünyanın gelmiş geçmiş en iyi askeri (komutanı, mareşalı!) Subutay'a birçok insanı da severim, saygım vardır ama bu 4'ünü ayı severim. Ben 11 yaşımda programlamaya başladım ve 16 yaşımda politik kitaplar okumaya başladım. Türkiye o dönemde de siyasi krizler yaşıyordu, Cumhuriyet mitingleri yapılıyordu, okuduğum nice önemli ve biligli insanlar ise hapislere atılmaya başladı. Politikaya merak salmmış, girmek istemiş fakat 1980 dönemler

Kaleler Fetih Edilmek İçin Yapılır

Resim
 Biraz felsefi bir konuda girelim... Bir süredir düşünüyorum, özellikle vizyonunu çok sevdiğim, lider olarak hayranlık duyduğum Fatih Sultan Mehmed ve İstanbul'dan sonra, İstanbul'un fethiyle birlikte düşünüyor ve gündelik hayatta siyaset, iş hatta kadınlarda dahi düşünüyorum. Felsefi bir yazı olsun... İnsanlar kaleleri "fetih edilmemesi için" yani aşılmaması için yaparlar değil mi? Belki insanlar penceresinden doğru ancak ben kalenin kendisinin bir ruhu varsa, içten içe fetih edilmek için yapıldığını düşünüyorum. Kısaca nedenlerini anlatayım. Savaş tarihini severim, kalelerin gelişmesi, stratejiler. Önce tahtadan başlar ve İstanbul gibi bir müthiş yapıya kadar ilerler. Sıra sıra duvarlar, burçlar, önünde sular, özel kapılar, savunmak için okçu kuleleri, yağlar... Yıllar boyunca gelişim sergilemiş ve bir noktadan sonra önemi kaybolmaya yüz tutsa da, 100 yıl öncesinin savaşlarında dahi yine savunulacak mevkiler olarak artık eskisi kadar önemli değil. Kaleleri ve surlar

Boks / Kick Boks Eldiveni Öneri Nelere Dikkat Etmeliyiz?

 Sürekli boks eldiveni soruluyor bu yüzden bu mesajı yazıp sabitleyeceğim. Boks eldiveni almak isteyenler nelere dikkat etmeli? 10-12-16-18 oz nedir? Hangi amaç için hangi eldiven kullanılır? Öncelikle 6oz'dan başlayan; 8, 10, 12, 14, 16, 18 oz şeklinde devam eden "oz", bir ağırlık birimidir. 1 oz, 28.3 gramdır. Yani 10 oz 283 gram iken 18 oz, 18 oz 510 gramdır. Yarım kilo demektir. Bu ağırlığı sağlayan, içindeki köpük vb dolgu maddesidir. Dolayısıyla 16-18 oz eldivenler daha dolgulu olur. Sparring yaparken elini ve rakibi incitmemek için GENELDE (dünyada, işi bilen yerlerde) 16-18 oz tercih edilir. Andrew Tate 18 oz kullanıyor (fotoğrafını attım), Floyd Mayweather'ın da 16 oz kullandığının fotoğrafını atmıştım. Anccak Türkiye'deki "her şeyi bilen" antrenörlerimiz (ki bizim memlekette de herkes her şeyi bilir, önerir); "16 oz balon gibi, o ne öyle" diyor. Sparringde bence de yüksek oz kullanılmalı. ANCAKKK... Konu kum torbası, lapaya geldiğinde

Mahalle Kültürü Nedir? Ne Değildir? Neden Önemli?

Resim
 MAHALLE KÜLTÜRÜ NEDİR? Şimdi burada mahalle ve sokak kültürü deyince, hata bende; hepimizin düştüğü hataya düşerek, "herkesi kendim gibi düşündüm". Dolayısıyla mahalle kültürünü anlatan bir gönderi yazmak farz oldu. Merak edenler için video (kanal iyi): " İstanbul'un en tehlikeli mahallesine gece vakti girdim " Türkiye'nin en tehlikeli(!) mahallelerine giriyor çocuk. Tipler bana tanıdık geldi, elbette yakınlık anlamında değil ama gerek sokak, gerek hayat, gerek askerlikten bildiğim tipler. Birçoğunuz bu adamların yanında rahatsız da hissedeceksiniz ama mahalle kültürü bu mu? Mahalle kültürü ve sokak kültüründen kastım bu mu? Bakalım. Kendi hayatımdan örneklerle devam edeceğim. Hem anlatacağım hem örnek göstereceğim. Mahalle Nedir? Sözlük tanımıyla başlayaylım: "Bir şehrin bir kasabanın, büyükçe bir köyün en az beş yüz nüfusa sahip parçalarından her biri". Benim büyüdüğüm mahalle Sümer mahallesi. Bir parçasına "Arvin mahallesi" olarak geç

Sokakta Yetişenler ve Günümüzdeki Nazlı Şikayetçi Erkekler

Resim
1989'da doğdum ve 1995'e kadar (bazı bölgelerde biraz daha geç olabilir), gençler sokaklarda oynardı. Sokaklar, internet gibi değil. Andrew Tate'in " Andrew internet nesline sesleniyor " videosunda bunu güzelce açıklamıştı. Elbette "polisin girmediği(!)" bir sokakta, çete savaşlarının ortasında kalmadım çok şükür anca sosyal medya ve akıllı cihazlar öncesi dönemde sokakta arkadaşlık, gruplaşma, kavga, dinamikler ile ilgili süreçleri öğrendim ve günümüzde çocukların algıladığından epey farklıydı. Zorbalar vardı, zayıflık gösteremezdiniz. Birisine saygısızlık yaptığınızda, dayağı yerdiniz ya da dayak atardınız. Dayak atabilenler, karakterli değilse zorba olurdu. Bir de bu dengeyi sağlamış mahalle abileri vardı... Farklı dinamikler... Şimdi ise herkes, internetteki anonimliğin arkasına sığınarak ağız dolusu küfür yazabiliyor. Kutuplaşmaya müsait halkımız, akla gelebilecek en boktan konuda en az 2'ye bölünüyor. Konu bizzat bok bile olsa; rengi, dokusu, k

Bir Erkeğin Öğrenmesi Gereken 100 Şey - Sorumluluk Almayı Bilin!

Resim
Hayatınız çok kötü mü? Bir şeyler yanlış mı gidiyor? Sorumluluk sistemde değil mi? Eğitim sistemi, iktidar, muhalefet, okul, kaynananız, arkadaşlarınız.... Bir erkek olarak böyle düşünüyorsanız, feminenleşen yola girdiniz demektir. Merak etmeyin, ben de böyleydim ve bazen hâlâ böyle davrandığımı görüp kendimi toparlamaya çalışıyorum. Önemli olan yanlış yapmamak, kötü yolda yürümek değil; bunları biran önce fark edip, doğru yola girmek. Herhalde 15-16 yaşlarımdaydım, hatırlamıyorum belki daha büyük ancak rahmetli Doğan Cücenoğlu'nun  bir programına denk gelmiştim. Eskişehir'deydim, Kanal D idi sanıyorum ve şöyle demişti, "Çocukları yanlış yetiştiriyoruz. Bir çocuk koşarken kafasını masaya çarptığında, biz gidip al sana masa diye masaya kızıyoruz. O çocuk da suçun masada olduğunu öğreniyor". İşte bu söz, kulağıma küpe oldu. Yıllar geçti, PUA, maskülen erkek, kırmızı hap derken adım adım bugünlere geldik ve erkeklerin feminenleştiği bir süreçte hatta feminenleştirildiği